6 Şubat depremlerinin 2. yılında Petrol Ofisi Group Ceo’su Mehmet Abbasoğlu Sosyal Medya hesabından Paylaştığı yazı,
Gayret Birliği // Seneyidevriye 2
Afetin kültürü olur mu? Olur…
6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Bu tür insan kaynaklı felaketlerle ilgili düşünmek de yazmak da aksiyona geçmek de çetrefilli bir süreç. Öğrenilmiş çaresizlik tuzağında savrulup gidiyor gibiyiz sanki.
İşin enteresan yanı bu iki yıldaki yardımlaşma, dayanışma ve nekahet dönemine baktığımda sanki izleyenler depremzedelerden daha mağdur.
Bu korkunç afeti yaşayanların acısını tasavvur dahi edemeyiz. Ve fakat yaşamayanlarımızın tahmin edemeyeceği o acıya yine birçoğumuzun aklının almayacağı bir dirayet eşlik ediyor.
Bölgeden gelen her röportajda, her görüşmede aynı şey. Muazzam bir hırs ve yaşamlarına geri dönme isteği var. Her şeye rağmen köklerini bırakmayan, başka şehirlere göç edebilecekken topraklarını yeniden yeşertmek için 21 metrekarelik konteynırlarda geleceklerini inşa etmeyi seçen, çalışan, üreten binlerce insan. Onların bu gayretine, azmine ortak olmak zorundayız.
Bizler Petrol Ofisi Grubu olarak elimizden geldiğince bölgedeki terminal operasyonlarımızı günlük ekonomik ve sosyal gelişimin bir parçası olarak yapılandırıyoruz. Depremden bu yana yerleşik düzenlerine geçememiş onlarca çalışanımız ve ailelerimiz başta olmak üzere tüm ekiplerimizle günlük kalkınmaya destek olacak operasyonel süreçler geliştirdik. Bir yandan Türkiye İş Bankası ile birlikte Young Guru Academy (YGA) yürütücülüğünde gerçekleştirilen Bilim Kuşağı Atölyeleri projelerinde bölgedeki yüzlerce çocuğumuzun afetleri kabullenmek bir yana dursun kendi ihtiyaçlarından yola çıkarak kendileri, yakınları ve hatta tüm ülke için geliştirdikleri bilimsel ve vicdanlı çözüm önerilerini mutlulukla, umutla tanıklık ettik, ediyoruz.
Hedefimiz iki yıl boyunca özel sektörden, sivil toplumdan ve kamudan gelen dönüşüm proje ve desteklerinin bir afet kültürü çerçevesinde işlenerek yarına aktarılmasında yapıcı rol oynayabilmek. Afetin kültürü mü olur demeden, bilakis bu farkındalığı yayarak, Türkiye Tasarım Vakfı’nın örnek oluşturduğu ihtiyaca yönelik kalıcı adımlar atılmasına katkı sağlamak. Deprem olsun, yangın olsun bahanelere, kolaycılığa, göstermelik şefkat sarmalına sığınmadan, sorumluluk bilinci ile vaziyet almak durumundayız. Bunu hem binlerce afetzedeye, bundan bir dakika sonra aynı durumda olabilecek sevdiklerimize ve ortak geleceğimize borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Rasyonel ve bilimsel süreçlerle rahatlıkla çözülebilecek sorunlar “yüzyılın felaketi” sıfatında acısı tarifsiz illetlere dönüşüyor. Dönüştürmemek bizim elimizde. Yeter ki ilgili sosyo-kültürel ve ekonomik politikaların oluşturulmasında elimizi hem vatandaş hem de kurumlar olarak taşın altına koymakta kararlı ve istikrarlı olalım…
Bu vesileyle 2 yıl önce 6 Şubat felaketinde yiten on binlerce canı tekrar rahmetle anıyor, yakınlarına ve depremzedelere sabır ve güç diliyor; son dönemde tüm milletimizi derinden sarsan insan kaynaklı afetlerde yaşamlarını, hayallerini, sevdiklerini kaybeden herkesin acısını yürekten paylaşıyorum.
